Şifa ile sarılmış tat



Birçok yöremizde "kelem" ismiyle de anılan lahana adeta doğal bir eczane. Yüzlerce yemek çeşidiyle mutfaklardaki önemini sürdüren lahana, en çok yenildiğinde faydalı oluyor. Suyunu içmek ise bir çok derde deva.

Lahananın M.Ö 600 yıllarında Doğu Akdeniz ülkeleri tarafından kültür bitkisi olarak yetiştirildiği ve yemeğinin yapıldığı tarihi kayıtlarda geçiyor. Romalı Marcus Porcius Cato, Latinlerin asırlarca hekim geçinmelerinin sebebinin, lahananın yararlarını bilmeleri olduğunu söylüyor. Slav milletlerinin tarihi kayıtlarında, Slavların gemi yolculuklarında sadece lahana turşusuyla birkaç ayı sebzesiz geçirebildiği belirtilmektedir.

Lahana, Osmanlı Saray Mutfağında da hak ettiği ilgiyi görüyor. Saray mutfağının envanterindeki bilgiler, lahananın sarayda en çok tüketilen sebze çeşitlerinden biri olduğunu ortaya koyuyor. Hatta Sultan III. Selim, "Helva sohbetinin lezzeti mi olur şayet bulunmazsa lahana" diye bu sebzeye övgüler yağdıran methiye bile yazmış.

Rivayete göre ünlü filozof Diyojen, matematikçi Pisagor`un tavsiyesi üzerine bulabildiği her gün lahana yemiş. Filozof Aristippus ise lahanayı mutfağına hiç sokmamış. Tarihler Diyojen`in 90 yaşına kadar yaşadığını, Aristippus`un ise daha 40 yaşındayken öldüğünü yazıyor. Ortaya çıkan bu sonuçta lahananın faktörü var mı bilinmez fakat insanoğlunun, yaşamı boyunca en önemli besin takviyesi olan lahanaya günün birinde hak ettiği değeri vereceğini umuyorum.

RAMAZAN BİNGÖL

Lahananın faydaları için tıklayınız
http://www.lezzetvadisi.com/sebzelerin-faydalari/lahananin-faydalari.html