Afyon mutfağı

Ege Bölgesi’nden İç Anadolu’ya geçiş noktasında bulunan Afyonkarahisar, yerli halkının çeşitliliği nedeniyle oldukça geniş ve zengin bir mutfak kültürüne sahiptir. Türkmenler, Çerkezler, Azerilerden oluşan halkı, Afyon’da yöresel bir mutfak kültürünün oluşmasına neden olmuştur. Bir bakıma Ege mutfağından farklılaşan Afyon mutfağı, İç Anadolu’nun da yoğun etkisi altındadır.

Et yemekleri, hamur işleri ve sebze yemekleri Afyon mutfağının temelini oluşturur. Afyon mutfağında, et yemekleri uzun sürede, kendi yağında pişirilir. Bulgur ve nohut en çok kullanılan yiyecekler olup, yemeklerde yağ olarak “don yağı” kullanılır. Hamur işleri, Afyon mutfağının vazgeçilmezleri arasındadır ve haşhaş ile zenginleştirilir. Sebzeler arasında patlıcan gene önemli bir yere sahiptir ve 20’den fazla çeşitte yemeği yapılır.

Afyon’un meşhur kaymağı, tatlılarda veya sade olarak tüketilebilir.
Sucuk, lokum, Kaymaklı Lokma ve Kaymaklı Şeker de Afyon mutfağında ve ekonomisinde önemli yer tutarlar.

Kaymaklı Şeker

Kaymaklı Şeker ilk olarak 1900-1905 tarihlerinde şekerci Salih Usta tarafından yapılmış. 2. Uluslar arası İzmir Fuarı’nda madalya kazanarak, Afyon’u temsil eden bir ürüne dönüşmüştür.

Afyon mutfağı çeşit açısından zengin ve dengeli bir mönüye sahiptir ancak kızartmalar ve geleneksel günler ve törenlerde yenen “Sıra Yemekleri” kişiye ağır gelebilir. Sıra Yemeği geleneğini açıklamadan önce Afyon mutfağından örnekler vermek gerekirse:

Bütüm Et, Ramazan Kebabı, Paçık, Duvaklı...vb. et yemekleri
Patlıcan Böreği; Patlıcan, Pırasa, Kabak, Maydonoz Musakka, Ekşili Bamya, İlibada Dolması...vb. sebze yemekleri
Sakala Çarpan, Göce Tarhanası...vb. çorbalar
Ağzı Açık, Arabaşı, Bükme, Haşgeşli Börek, Katmer...vb hamur işlerinden örnekler
Pilavlar arasında; Özbek Pilavı, Haşhaşlı Bulgur...
Kaymaklı Ekmek Kadayıfı, Fırma Baklavası, Kaymaklı Şeker...vb. tatlılar arasındadır.

Sıra Yemeği

Yaklaşık 10-15 çeşitten 40 çeşide kadar yemeğin ikram edildiği; meydanlarda gerçekleştirilen yemekli toplantılar “Sıra Yemeği” olarak adlandırılır. Bu yemekler toplantının özelliğine göre yemeği veren ev sahibi veya komşular tarafından hazırlanır. Örneğin, doğum, ölüm davetlerinde komşular ve akrabaların hazırladığı sıra yemekleri, sünnet düğünlerinde aşçılar tarafından yapılır. Bunlardan başka; Hacı Daveti, nişandan sonra yapılan Zinardı, Oğlan Kınası, Güveyi Koyma, El Öpme ve Çeyiz İndirme Daveti ile sosyal bir kaynaşma imkanı sunan toplantılardan olan Gezekler’de sıra yemeği verilir.

Sıra yemeklerinde, yemeklerin sofraya getiriliş sırası önemli olup, sindirimi kolaylaştırmak amacıyla yemeğin sonunda Bamya Çorbası verilir.

Tarım ve hayvancılığın yaygın olduğu Afyon, Afyon Köy Peyniri’yle de bilinir.

Afyon deyince sucuk…

Ülkemizde sucuk denilince akla “Afyonkarahisar Sucuğu” gelmektedir. Sucukçuluk, Afyonkarahisar’da uzun yıllardan beri yapılmaktadır. Sucuk imalinde kaliteli et kullanıldığından çok tercih edilen lezzetli sucuklar Afyonkarahisar’da üretilmektedir.

Değişik Afyonkarahisar Patentli sucuk markalari kaliteleri ile kendilerini ispatlamışlardır...

Haşhaş

Haşhaş bitkisinin üretiminin çok eski zamanlardan beri yapıldığı bilinmektedir.Milattan 5 bin yıl önce, Sümer'lerin lisanından Haşhaş'ın mevcudiyetine dair deliller mevcuttur. Asuri kabartmalarında da haşhaş resimleri görülmektedir. Bazı iddialara göre haşhaşın ana vatanı Orta Asya yani Türkistan dır. Ancak Anadolu'da ve özellikle Afyon dolaylarında bulunan, Etiler döneminden kaldığı iddia edilen taş kabartma ve hatta paralarında haşhaş resimleri bulunmaktadır. Bu eserler Afyon müzesinde mevcuttur. Şehrimizin ismi de bu bitkiden gelmektedir. Haşhaş bitkisinin nasıl yetiştirildiğini ilk defa tarif eden The Ophrastus'tur. (M.Ö 287-372 ). Afyonun ne şekilde kullanıldığını ise aynı asırlarda yaşayan Diogoras izah etmiştir.Tababette kullanıldığını M.Ö 123-63 senelerinde yaşamış Pontus Hükümdarı Büyük Midridat'ın Afyon'dan yaptığı ilaçta bilinmektedir. Bu ilaç 130 yıl sonra Pontus Hükümdarı Neros'un hekimi Andramak tarafından geliştirilerek adına 'Tiryak' denilmiştir. Çok kıymetli olan bu ilacın hükümdar ve imtiyazlı kişilerce kullanıldığı bilinmektedir.Afyon, Çin'de ise 8. asırdan sonra üretilmiş ve tütün içmek yasak olduğundan Afyon kullanılmıştır. Bu alışkanlığın Çin'e intikalinin ise Formaza'dan olduğu iddia edilmektedir.Gelicikgillerden otsu bir bitkidir.Birçok çeşidi olup gövdesi toparlak şeklindedir.Tohumları barındıran etli çeperi çizilince , süt gibi bir sıvı sızar, havaya değince yavaş yavaş katılaşarak esmer bir renk alır. Buna Afyon Sakızı denir. Türkiye'de haşhaşın ekimi ve alımı devlet kontrolü ve izni altındadır.Yıllık 12.000 ton kadar haşhaş ekimi yapılır. Bunun büyük bir bölümü ise ilimiz sınırları içindedir.

Kaymak

Eskimeyen lezzetlerimizdendir kaymak. Manda sütünden yapılanı makbüldür. Ekmek kadayıfının üstünde yemeyi denerseniz değmeyin keyfinize....

Lokum

Şu Afyon'da da ne ararsan var dediğinizi duyar gibiyiz. Evet, bunlardan bir tanesi de Lokum. Yıllardır ustalıkla ürettiğimiz lokumu duymayan kalmadı sanırız. Birbirinden güzel şekerleme çeşitlerini tatmaya bekliyoruz

Ekmek Kadayıfı

Lezzetli yiyeceklerimizden (Tatlı) biride Ekmek Kadayıfı'dır. Üstünde kaymağı olanı daha makbuldür, Afyon'da.

Kiraz

Dünyanın çoğu ülkesinden talep gören ve devamlı ithal edilen meyvemiz kiraz... Sultandağı ilçesinde yetişir.

İlçenin sulanabilir arazileri üzerinde ise meyvecilik önde gelmektedir. Kiraz, vişne, elma üretimi ilçe ekonomisinin temelini oluşturmaktadır. Kiraz üretiminin %80'i ihracata gitmekte olup, elma ve vişne daha ziyade iç piyasaya sürülmekte, kalan kısmı da ilçede bulunan Morello ve Konkav Kovala meyve suyu ve konservecilik fabrikalarında değerlendirilmektedir. Napolyon kirazı, Fransa, Hollanda, İngiltere, Almanya ve Belçika'ya ihraç edilmektedir.

Kirazın Faydalı Organları

Kirazın sadece meyvesi değil, kökleri, kerestesi, kabuğu, zamkı, yaprakları, çiçekleri, çekirdeği ve meyve sapları da insanlar tarafından kullanılmaktadır. Kiraz esas olarak meyvelerinin taze ve kurutulmuş olarak tüketilmeleri ile ayrıca, reçel, yemek, konserve ve dondurulmuş gıda olarak soframızda yerini almaktadır. Diğer taraftan dünyanın en kaliteli mobilyası kiraz kerestesinden, en kaliteli piposu kiraz kökünden yapıldığı bilinmektedir. Kiraz gövdesinden çıkan zamkların şapka yapımında, tıbbi ve kırtasiye amaçlı kullanılmaktadır. Kiraz ağacının kabuğu, yaprakları, çiçekleri, meyveleri, meyve sapı ve çekirdekleri ise doğal tıbbi amaçlı insan ve hayvan tedavisinde kullanıldığı ve bu konuda bir çok reçetenin olduğu bilinmektedir.

Kiraz Meyvesinin Faydaları

İdrar söktürücü özelliği ile böbreklerin dostu olan kiraz, vücutta biriken zahirli maddelerin karaciğer ve böbrek yoluyla dışarı atılmasını sağlıyor. Bu sayede yaş olarak tüketilen kiraz meyvesi ürik asit ve ürat tuzlarının vücuttan atılmasını sağladığı için romatizma ve gut hastalıklarıyla eklem kireçlenmesi ve damar sertliğinin tedavisinde de kullanılıyor. Kiraz meyvesinde bulunan kinik asit ile böbreklerin taş ve kum yapmasını önlediği ve varsa zamanla döktüğü, ayrıca safra kesesi taşınını dökülmesine de yardımcı olduğu bilinmektedir. İdrar söktürücü özelliği dolayısı ile vücuttaki fazla suyun atılmasına yardımcı olduğu ve bu şekilde zayıflamaya da yardımcı olduğu bilinmektedir.

Kirazın bir diğer önemli özelliği peklik (Kabızlık) giderici olmasıdır. Bu konuda halk arasında söylene bir söz oldukça dikkat çekicidir. Kiraz dermiş ki; “Arkamdan dut gelmese, ben yapacağımı bilirim”. Yani dutun meyvesi de kirazın tam tersi ishali önlemekte ya da peklik yapmaktadır. Özellikle bayat yenilen yemeklerin, pastırma, sucuk gibi gıdaların zararlarını önleyen kiraz, aynı zamanda kandaki zararlı maddelerin vücuttan atılmasını ve kanın temizlenmesini, yüzde oluşan sivilcelerin giderilmesini de sağlamaktadır. Kiraz suyunun yüz ve boyun kısımlarına sürülmesinin derideki bir takım kırışıklıkları önlediği ve giderdiği de belirtiliyor. Karaciğerin dostu olan kiraz meyvesi; hastalıklar sonucunda fazla ilaç tüketimi, nikotinin vücuttan atılması ve zehirlenmeler sonucu zorlanan karaciğerin yükünü hafifleterek iyileşmesine yardım ediyor. Yani karaciğer enzimlerinin normal seviyesine inmesinde önemli yardımları oluyor. Karaciğer zamanla normale dönüyor ve safra salgısı artıyor. Böylece sindirim gücünü arttırıyor. Kirazda bulunan levüloz adlı şeker kolay sindirilebildiği için, şeker hastaları hiçbir tehlike oluşmadan kiraz yiyebiliyor. Ayrıca içerdiği madensel tuzlar ve vitaminler nedeniyle hastalıklara karşı dayanıklılığı arttırıyor. Yapısındaki bol fosforuyla sinirleri kuvvetlendirerek sakinlik sağlıyor. A vitamininin önemli bir kaynağı olan karoteni içeren kiraz, aynı zamanda gözlerin de dostudur

A) Buğdaydan Yapılan Yiyecekler:
1) Bulgur yemekleri
2) Düğün yemekleri (Çullama köfte, sulu köfte, iliba'da dolması, sırt dolması)
3) Göce yemekleri (Göce köftesi, göce tarhanası, keşkek)
4) Hamur işleri ( Arabaşı, ağzıaçık, bükme, börek, bazlama, börek kenarı, haşhaşlı börek, ikiz börek, katmer, ocak bükmesi, şepit, cızdırma, cücü, çörek, nohut çöreği, dolama, ev hamuraşı ev makarnası, nuska hamuraşı, sakala çarpan, velense hamuraşı, miyane çorbası övme, peksimet, ak pide, haşhaşlı pide, katıklı pide, yalım pidesi, halka pişi, lokma pişi, düz pişi).

B) Et Yemekleri:
1)Parça et, yoğurtlu et
2)İşkembe yemekleri (çorba, kıyma, kızartma, söğüş, tas eti. )
3)Özbek pilavı
4)Paçık

C) Sebze Yemekleri:
1) Afyon salatası
2)Patlıcan yemekleri (Patlıcan böreği, bütün (parça) et patlıcan, yanı yarma,nohutlu patlıcan, kavurmalı patlıcan kebabı, patlıcan küllemesi, patlıcan dolması, yoğurtlu sarımsaklı patlıcan kızartması, imam bayıldı, patlıcan köftesi, patlıcan çöp kebabı, patlıcan ezmesi, patlıcan pilakisi, etli patlıcan sarması, etli patlıcan yahnisi, patlıcan doğraması, patlıcanlı pilav, patlıcan oturtma, hünkar beğendi, patlıcan gömmesi, patlıcan turşusu, patlıcan sırt dolması.)
3) İlibada dolması
4) Sırt dolması
5) Şakşuka
6) Zürbiye